ABONE OL
09:36 | 16 Ekim 2024 09:36
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Kadın cinayetleri, toplumun acımasız gerçeklerinden biri olarak ortaya çıkıyor ve her geçen gün artan bir ivme gösteriyor. Bu cinayetler sadece bireysel bir yolculuk değil; aynı zamanda ataerkillik, cinsiyet eşitsizliğinin ve toplumsal normların bir devamı olarak algılanıyor.

Kadınlar, çoğu zaman ayrımcılık ve şiddet dolu bir eylemin kurbanı haline gelirken, bu durum toplumun genelinde bir korku ve güvensizlik ortamı yaratıyor. Son yıllarda artan kadın ve çocuk cinayetleri, toplumsal huzurumuzu derinden sarsmaktadır. Her gün yeni bir kadın cinayeti haberi, yüreğimizi ağzımıza getiriyor. Bu gelişmelerin ardı arkası kesilmiyor ve her geçen gün daha karamsar durum haline geliyor.

Kadın cinayetlerinin önlenmesi için güçlü kararlar alınmalı ve eğitim programları düzenlenmelidir. Zira kadının yaşam hakkı, bilimin ortak değerleri ile devamlı hale gelebilir. Yoksa daha fazla kadın ölüm haberleri ile karşılaşmak zorunda kalacağız. Burada hükümete ve muhalefet partilerine büyük işler düşmekte taciz vb. olaylar için daha büyük yaptırımlar uygulanmalı ve çocuklara karşı yapılan eylemlerde ise kesinlikle idam cezası getirilmelidir.

Özellikle çocuk cinayetlerinin arttığı ve çocukların ortadan yok edilmeye çalışıldığı, ayrıca bu cinayetlerin çoğunluğunun 18. günde bulunması da toplum tarafından garip bir şekilde karşılanmakta. Bu durum, cinayetlerin işleyişinin şekline dair kaygı verici ve profesyonel cinayetler olarak karşımıza çıktığını gösteriyor. Belki de olay sonrası delilleri yok etmek veya mevcut otopsi de delillerin çıkmasını engellemek olarak görüle bilinir.

Bu tür olayların önüne geçilmesi için herkese büyük görevler düşmekte özelikle daha ahlaklı, merhametli ve sağlıklı bireylerin yetiştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle toplumsal cinsiyet eşitliği, kadın hakları ve çocuklar konusunda daha etkin eğitim programlarının düzenlenmesi ve caydırıcı cezalar uygulanması gerektiğini her zaman dile getiriyorum.

Bir diğer önemli sorun ise ataerkil toplumlarda erkeklerin kutsal bir varlık olarak algılanıp kızların yok sayılması olayıdır. Erkeklerin sünnet törenleri büyük bir coşkuyla kutlanırken, erkek çocukları genellikle toplumların önüne çıkarılıp kutsallık atfedilmesi, ilerleyen yıllarda büyük sorunların patlak vermesine sebep oluyor. Sonra da bazıları “Erkeksin, her şeyi yapabilirsin” anlayışı ile çocukları hayatın içine salıyorlar ve bunlar zamanla Türkiye’nin temel sorunları haline geliyor.

Bir diğer sıkıntı ise geri kalmış toplumlarda erkek çocuk dünyaya gelince kutlamalar yapılırken, kız çocukları için “Yeniden çocuk yaparsınız, sorun değil” gibi bir anlayışın olması bizleri ziyadesiyle üzüyor.

Aynı zamanda bazı toplumlardaki ataerkil yapı kadınları ve çocukları susturuyor ve onlara yönelik suskun kalmalarını istiyor. Kadınlar evlendiklerinde “Artık sen o aileye aitsin, biz karışmıyoruz” anlayışıyla karşılaşıyorlar. Bu durum kadınların hissiyat kaybına ve toplumsal hayatın dışında kalmalarının ve dışlanmalarına neden oluyor. Kadınların haklarına sahip çıkmaları ve toplumsal hayatta kalmaları için yeterli eğitimin verilmesi ve ağır düzenlemeler yapılması gerekiyor.

Bakıldığı zaman, Ağrı ilimiz gibi bölgelerde kadınlara miras payı verilmemesi durumu son derece üzücü. Aileler, “Elin evindesin” diyerek kadınları dışlıyor. Evlendikleri erkeğin ailesi tarafından dışlandıkları için kadınlar ekonomik bağımsızlıklarını kaybediyorlar. Bu durum, kadınların toplumsal hayatta daha da yalnızlaşmasına yol açıyor.

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

300x250r