Türkiye, uzun yıllardır toplumsal barış ve demokratikleşme yolunda ağır bedeller ödemiş ve acılar yaşamış bir ülkedir. Bugün gelinen noktada Cumhurbaşkanı’nın güçlü iradesi ve TBMM’nin öncülüğüyle yürütülen Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi süreci, tarihî bir fırsat niteliği taşımaktadır. Bu sürecin başarısı ise, yalnızca siyasi müzakerelerle değil; aynı zamanda toplumun vicdanını, entelektüel birikimini ve tarihsel hafızasını temsil eden isimlerin sürece dâhil edilmesiyle mümkün olacaktır.

İşte bu noktada Mehmet Metiner, Orhan Miroğlu gibi yazar, düşünür ve siyasetçilerin sürece katılımı hayati önemdedir. Metiner, sadece siyaset arenasında değil; yazarlığı ve entelektüel birikimiyle de toplumsal meselelere derinlik kazandıran bir isimdir. Cumhurbaşkanı’nın da defalarca vurguladığı gibi, "milli birlik ve kardeşlik" salt bir siyasi slogan değil, kalıcı bir toplumsal inşa sürecidir. Metiner ve benzeri şahsiyetler, bu inşanın düşünsel zeminini güçlendirecek potansiyele sahiptir.

Orhan Miroğlu da gerek yaşadığı şahsi acılar gerekse kaleme aldığı eserlerle, bu toprakların ortak hafızasına tanıklık eden bir entelektüeldir. Onun Meclis komisyonlarında dinlenmesi, sürecin yalnızca siyasi değil; aynı zamanda insani, ahlaki ve vicdani boyutlarının da görünür olmasına hizmet edecektir.

TBMM’nin bu süreçte üstlendiği rol, yürütmeden gelen iradeyi toplumsal temsille buluşturmak bakımından son derece önemlidir. Meclis, yalnızca bir yasa yapıcı organ değil; milletin vicdanını ve ortak aklını temsil eden en yüksek kurumdur. Bu nedenle, Metiner ve Miroğlu gibi isimlerin komisyonda yer alması ya da çağrılıp dinlenmeleri sürece entelektüel derinlik kazandırmakla kalmayacak, aynı zamanda devlet-millet bütünleşmesine de güçlü bir zemin hazırlayacaktır.

Bugün Millî Dayanışma ve Kardeşlik sürecinin önü açıksa, bu Cumhurbaşkanı’nın kararlılığı, devlet kurumlarının sorumluluk bilinci ve TBMM’nin kapsayıcı misyonu sayesindedir. Ancak bu sürecin kalıcı ve güçlü bir toplumsal karşılık bulması, halkın belleğinde ve vicdanında güven uyandıracak fikir ve şahsiyetlerin de sahaya çekilmesiyle mümkün olacağı unutulmamalıdır.

Ve unutulmamalıdır ki, gerçek kardeşlik, yalnızca siyasetin değil; aynı zamanda fikir, vicdan ve kalemin de eseridir. Bugün Meclis’in kapılarını Metiner ve Miroğlu gibi isimlere açması, sürecin geleceğine duyulan güveni artıracak; demokrasiye, kardeşliğe ve toplumsal barışa giden yolu daha da sağlamlaştıracaktır.